11 Şubat 2011 Cuma

Hayırlı cumalar...


Birbirlerini sevenlerin yek diğerlerine verdikleri hediyeler, sadece sevgi ve saygıları değildir. Bu saygı ve alâka, insanları birbirlerine hediye vermeye sevkeder. İki gönül arasında aşk bu yoldan olunca, en büyük sevgiliye gönülden vurgun bir kulun, Allah'ına bir takım şekle ait hediyeler vermesinden daha tabii ne vardır? İnsanın vücudunu namaza, zekâta sevkederek ibadete şekil çizgileri işlemek birer gönül hediyesidir.

Ken'an Rifai

9 Şubat 2011 Çarşamba

Biz dostumuzun elinden tutanı yakmayız

Bir gün Musa (a.s.) bir kafirle din hakkında tartışmaya girmiş ve kimin haklı olduğunu anlamak için "Ateş yakıp ateşin üstünden geçelim. Kim yanmazsa o haklıdır" demişler. Musa (a.s.) ve adam elele tutuşup ateşin üstünden geçmişler fakat kafir adam yanmamış. Musa (a.s.) Cenab-ı Hakk'a sormuş:
- Ya Rab! Beni yakmayışını anlarım da kafiri niye yakmadın?
Cenab-ı Hakk'ın verdiği cevap ise çok manidar:
"Bilmez misin ya Musa; biz dostumuzun elinden tutanı yakmayız."

31 Ocak 2011 Pazartesi

Bir dua...


Hiç bitmeyecek gibi gözüken şeyler bile bir gün bitermiş... Faniye bağlanılan her şey fani. Bâki kalan iyi amelden başkası değilmiş. Allah (cc) iyi amel sahiplerinden eylesin. 
Amin.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Bir ayet...

(Hıristiyanlar, Allah Resulü(sav)'ne: "Biz vaftiz yapılarak Hıristiyanlık ile boyanıyoruz, sizin renginiz nedir?" diyorlardı.) De ki: "Biz Allah'ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah'ınkinden daha güzel olan kim olabilir ki? Biz ancak O'na kulluk edenleriz."

(Bakara, 138)

13 Aralık 2010 Pazartesi

Bir Hadis

Fahr-i Âlem Efendimiz (asm) buyurdular ki: “Kim âilesine Aşûre günü geniş (cömerd) davranırsa, Allah da ona, senenin geri kalan günlerinde geniş davranır.”

Feyzü’l-Kadîr

7 Aralık 2010 Salı

25 Ekim 2010 Pazartesi


Aşk ya içten dışadır, ya dıştan içe. Yaradan'ın aşkı içerden dışarıya çıkar; oysa yaratılanın aşkı dışarıdan içeriye girer. Nereye kadar nüfuz edeceği kişinin aşk yeteneğine göre değişir. En ziyade tesir ettiği zaman kalbin dış zarına kadar gelebilir. Kur'an'ın ifadesine göre Yusuf'un güzelliği Züleyha'yı çarptı(Yusuf, 30)ğı zaman aşk ancak kalbin zarına gelebilmişti. Eğer oradan içeriye girseydi Züleyha velayet makamına geçecekti. Çünkü aşkın önündeki tüm perdeler kalktığında nefis de aşka tutulmuş olur ki o vakit dünya, yaratıklar, şehvetler, arzular, her şeyi terk eder.

İskender Pala

5 Ekim 2010 Salı


Nefsine zulmetmek demek, ona her istediğini vermektir. Adalet ise arzularına karşı koymaktır. Eğer kendinde bir mevcudiyet görüyorsan zalimsin. Zulüm, bir şeyi kendi mevziine koymamaktır. Hakk'ın bunca lütuf ve ihsanlarını biliyorsan o vakit adilsin.

Ken'an Rifai Hazretleri

27 Eylül 2010 Pazartesi

Niceleri Geldi


Niceleri geldi neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen; hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler
Bu dünya kimseye kalmaz bilesin
Er geç kuyusunu kazar herkesin
Tut ki, Nuh kadar yaşadın zor belâ
Sonunda yok olacak sen değil misin?

Ömer Hayyam

23 Eylül 2010 Perşembe


Şükür bir bağdır, nimetler de av. Şükür sesi işittiğin zaman daha fazla elde edilmiş olmaya hazırlan. Allah kulunu severse onu bir belaya uğratır, sabrederse kendisi için seçer. Şükrederse onu daha fazla beğenir ve ayırır. İnsanların bazıları kahrı için, bazıları da lütfu için şükrederler. Bu her ikisi de hayırlıdır. Çünkü şükür, kahrı lütuf şekline koyan bir panzehirdir.


Hz. Mevlânâ

19 Eylül 2010 Pazar

LEYLA'YI ARAYAN MECNUN

Birisi yollarda Mecnun'a rastlamıştı; dertli dertli yoldaki toprakları eşeliyor, sanki bir şey arıyordu. O adam sordu:

- A deli, böyle ne arıyorsun?!..

- Leyla'yı arıyorum.

Adam şaşırdı:

- Hayret, Leyla topraklarda ne gezer, öylesine parlak bir inci toprağa düşer mi?

- Ben neresi olsa ararım, belki bir an gelir, onu bir yerde buluveririm.

16 Eylül 2010 Perşembe



Hüzün dalgası çarptıysa bir insanın yüreğine, ya Mevlâsı onu özlemiştir, ya da Mevlâsı onu!.. Mevlâyı özleyen gönül ya hüznü bekler, ya da hüzündedir. Bela, gam ve keder Mevlânın sevdiklerine gösterdiği kamçıdır. Vurdukça kendine çeker...

İmam Rabbani(k.s.)

14 Eylül 2010 Salı

Son yatacağı yer iki avuç topraktan ibâret olan kişiye de ki: Sarayını, çardağını göklere kadar yüceltmeye ne hâcet var?

Hâfız-ı Şîrâzî (rh)