Yıldırım Bâyezîd köyleri dolaşıyordu. Köyün birinde çok yaşlı bir adama rastladı. Bu köylü, bahçesine incecik incecik meyve fidanları dikiyordu. Yıldırım Bâyezîd yaşlı köylüye takılmak istedi:
“Baba!” dedi, “Bu fidanlar ne zaman büyüyüp de meyve verecek? Bu meyvelerden yemek sana nasîb olacak mı dersin?”
Köylü: “Hiç sanmıyorum” dedi. “Öyleyse niye kendini yorup duruyorsun?”
Köylü: “Biz atalarımızın diktiği ağaçların yemişini yemiyor muyuz? Torunlarımız da bizim diktiklerimizden yesinler.”
“Âferîn!” dedi padişah ve köylüye bir kese altın verdi.
Köylünün: “Bak sultanım! Gördün mü? Bizim fidanlarımız şimdiden yemiş verdi!” cevabı Yıldırım Bâyezîd’in çok hoşuna gitti. Köylünün sırtını sıvazlayarak bir kese altın daha verdi.
Köylü: “Fidanlar bir senede iki kere de veriyormuş sultanım!” demekten kendini alamadı.
Gitmek…
5 yıl önce
2 yorum:
Yayınladığınız kıssaların hepsi birbirinden güzel. Allah razı olsun..
Ben de okumuştum bu kıssadan hisseyi,tekrar hatırlattığınız için çok teşekkürelr
Yorum Gönder